Montessori’nin eğitim metodu, çocuğa bakışı sebebiyle geleneksel eğitim anlayışından çok farklıdır. Maria Montessori’ye göre "Çocuk için önemli olan benlik gelişimidir. Kendi öz kaynaklarını ve yabancı, karmaşık dünya ile başa çıkma becerisini geliştirmeye gereksinimi vardır. Bir yetişkinin gözleriyle değil, duyuları yoluyla, kendisi için öğrenmek, görmek ve yapmak ister. Çocuk bunları dünya ile uyum içinde başardığı zaman, tam bir kişi olmaya başlar. O zaman eğitilmiştir.”
Maria Montessori tasarladığı eğitim metodunu özgüven, hedef belirleme ve hedefe yönelme, karar verme ve uygulama, bağımsızlık, güçlü konsantrasyon, kendine ve çevresindekilere saygı ilkeleri üstüne kurdu ve geliştirdi.
Gözlemleri sırasında çocukların kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlayacak becerileri geliştirmeye çalıştıklarını gördü. Montessori daha o yıllarda çocuğun beyin, zihin ve kişilik gelişiminin çok büyük bir kısmının ilk altı yaşta tamamlandığını vurgulamıştır. Bu yüzden Montessori yöntemi’ni geleneksel eğitim yöntemlerinden ayıran en önemli farklılık çocuğa saygı duymak ve özgüvenli çocuk yetiştirmektir.
Montessori sınıflarında öğretmenin çocuğun çalışmalarına müdahalesi en aza indirilmiştir. Çocuklar kendi kendilerine uygulayarak, en iyi ve en kolay öğrenme yollarını keşfederler. Öğretmen sadece çocukları gözlemleyerek onların gelişimleri önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olur.
Çocuklara doğru zamanlarda doğru sorumluluklarvererek, özgüvenli çocuklar yetiştirmeyi amaçlayan Maria Montessori bu şekilde çocukların kendilerine yeterli olabildiklerini gözlemlemiştir.Beyin ve kişilik gelişiminin neredeyse %80’inin tamamlandığı bu ilk altı yaşta, çocukların geleneksel eğitimde olduğu gibi öğretmen tarafından belirlenen bir konuyu, aynı anda, öğretmenin hızına göre öğrenmeye çalışmaları, çocuğun gelişimini engellemekten başka bir işe yaramaz. Montessori yöntemi'nde çocuklar, aynı sınıfın içinde ve aynı anda duyu, matematik, okuryazarlık, günlük hayat, kültür çalışmaları yapabilirler. Öğretmenin görevi çocukların çalışmalarına destek olmaktır.
Montessori yöntemi’nde soyut kavramların somut bir şekilde sunulması Montessori Araçları ile mümkün olur. Çocuğun soyut kavramları anlama becerisi ileri yaşlarda gelişir ve bu nedenle erken çocukluk döneminde birçok akademik konuyu soyut haliyle anlatmaya çalışmak sonuçsuz bir uğraştır.
En etkin öğrenme biçimi: yaparak, yaşayarak öğrenmedir. Montessori yöntemi’nde bilgi çocuğa somut olarak sunulduğu ve çocuk da bilgiyi araçlarla çalışarak pekiştirdiğinden, yaparak, yaşayarak öğrenme tam anlamıyla gerçekleşmiş olur.
Montessori’nin eğitim metodu, çocuğa bakışı sebebiyle geleneksel eğitim anlayışından çok farklıdır. Maria Montessori’ye göre "Çocuk için önemli olan benlik gelişimidir. Kendi öz kaynaklarını ve yabancı, karmaşık dünya ile başa çıkma becerisini geliştirmeye gereksinimi vardır. Bir yetişkinin gözleriyle değil, duyuları yoluyla, kendisi için öğrenmek, görmek ve yapmak ister. Çocuk bunları dünya ile uyum içinde başardığı zaman, tam bir kişi olmaya başlar. O zaman eğitilmiştir.”
Maria Montessori tasarladığı eğitim metodunu özgüven, hedef belirleme ve hedefe yönelme, karar verme ve uygulama, bağımsızlık, güçlü konsantrasyon, kendine ve çevresindekilere saygı ilkeleri üstüne kurdu ve geliştirdi.
Gözlemleri sırasında çocukların kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlayacak becerileri geliştirmeye çalıştıklarını gördü. Montessori daha o yıllarda çocuğun beyin, zihin ve kişilik gelişiminin çok büyük bir kısmının ilk altı yaşta tamamlandığını vurgulamıştır. Bu yüzden Montessori yöntemi’ni geleneksel eğitim yöntemlerinden ayıran en önemli farklılık çocuğa saygı duymak ve özgüvenli çocuk yetiştirmektir.
Montessori sınıflarında öğretmenin çocuğun çalışmalarına müdahalesi en aza indirilmiştir. Çocuklar kendi kendilerine uygulayarak, en iyi ve en kolay öğrenme yollarını keşfederler. Öğretmen sadece çocukları gözlemleyerek onların gelişimleri önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olur.Çocuklara doğru zamanlarda doğru sorumluluklarvererek, özgüvenli çocuklar yetiştirmeyi amaçlayan Maria Montessori bu şekilde çocukların kendilerine yeterli olabildiklerini gözlemlemiştir.Beyin ve kişilik gelişiminin neredeyse %80’inin tamamlandığı bu ilk altı yaşta, çocukların geleneksel eğitimde olduğu gibi öğretmen tarafından belirlenen bir konuyu, aynı anda, öğretmenin hızına göre öğrenmeye çalışmaları, çocuğun gelişimini engellemekten başka bir işe yaramaz. Montessori yöntemi'nde çocuklar, aynı sınıfın içinde ve aynı anda duyu, matematik, okuryazarlık, günlük hayat, kültür çalışmaları yapabilirler. Öğretmenin görevi çocukların çalışmalarına destek olmaktır.
Montessori yöntemi’nde soyut kavramların somut bir şekilde sunulması Montessori Araçları ile mümkün olur. Çocuğun soyut kavramları anlama becerisi ileri yaşlarda gelişir ve bu nedenle erken çocukluk döneminde birçok akademik konuyu soyut haliyle anlatmaya çalışmak sonuçsuz bir uğraştır.
En etkin öğrenme biçimi: yaparak, yaşayarak öğrenmedir. Montessori yöntemi’nde bilgi çocuğa somut olarak sunulduğu ve çocuk da bilgiyi araçlarla çalışarak pekiştirdiğinden, yaparak, yaşayarak öğrenme tam anlamıyla gerçekleşmiş olur.
Montessoride Eğitim Metodu